top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıBülent Gürsoy

Kürt Meselesi 2008 - 2015

Yeni Kürt Partisi


3 Mayıs 2008’de, Kürt sorunu kökenli siyasi kadrolarınca Barış ve Demokrasi Partisi BDP kuruldu.


Oslo Ön Toplantısı

 

Toplantı, 3 Temmuz 2008’de Cenevre’de bir aracı kurumun merkezinde Kürt ve Türk taraflarının katılımıyla yapıldı.

 

Toplantıya Kürt tarafından Remzi Kartal ile Zübeyir Aydar, Türk tarafından ise aracıların ‘Bayan Güneş’ diye hitap ettikleri ‘Ayla’ kod isimli (sonradan Afet Güneş olduğu anlaşılan) MİT Müsteşar yardımcısı katıldı.

 

(Bütün ‘Oslo Görüşmeleri’ önce Öcalan, sonra PKK ile yapıldı. 11 toplantı şeklinde yapılan bu görüşmeler için Öcalan’ın gönderdiği 15 civarında mektubun orijinalleri devletin, kopyaları ise PKK ve aracı kurumun arşivlerinde bulunuyor.)

 

Ergenekon Davaları

 

Bu süreçte, Türk Ordusu’nu çökertmek üzere (sonradan, ABD ve FETÖ işbirliği ile gerçekleştirildiği anlaşılan) operasyonlar yapıldı.

 

Oslo -1 Görüşmesi

 

Oslo Görüşmeleri olarak adlandıracağımız ilk toplantı 3-4 Eylül 2008 tarihinde yapıldı.

3 Eylül 2008 ile 5 Temmuz 2011 arasındaki 3 yıllık süreçte (Brüksel ve Cenevre’deki 4 toplantı dışında) 11 kez toplanıldı.


Bu dönemde;


Çözüm Süreci

TRT Şeş

TBMM’de Kürtçe Grup Konuşması

Çözüm İçin Yol Haritası

Kürt Açılımı

Brüksel Toplantısı

Habur Olayı

Demokratik Açılım

DTP’nin Kapatılması

İkinci Brüksel Toplantısı

Brüksel Operasyonu

Erdoğan’ın Süreç Savunması Mitingleri

Oldu.


Baykal’ın kaset skandalı


Özel yaşamına ait bir kasetin yayınlanması sonucu CHP Genel Başkanı Deniz Baykal 10 Mayıs 2010’da Genel Başkanlık görevinden istifa ettiğini açıkladı. Kısa sürede gerçekleşen olağanüstü kurultay ile Kemal Kılıçdaroğlu 22 Mayıs 2010 tarihinde CHP Genel Başkanı oldu.


Bu tarihe kadar 6 kez OSLO Görüşmesi yapılmıştı,

 

Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesinden sonra;

 

Süreçte Zorlanma


PKK’nın ikinci adamı olarak görülen Duran Kalkan, Haziran ayında, “Öcalan’ı kapsayan bir genel af da olsa silah bırakmayacakları”nı açıkladı. Bu açıklamadan kısa süre sonra, OSLO’da varılan anlaşmalar nedeniyle Habur’dan giriş yapan 34 PKK’lıdan 13’ü hakkında tutuklama kararı çıkması üzerine, Barış ve Demokrasi Partisi - BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız, “açılımın şekil itibariyle var olduğunu, yapılan tutuklamalarla bittiğini” söyledi.

 

Bu arada, 12 Eylül 2010’da yapılmak üzere bir referanduma karar verildi.

 

OSLO Görüşmelerinin 7.’si yapılıyordu.

Görüşmelerde, referandum konusunda bir uzlaşma çıkmamış, BDP lideri Selahattin Demirtaş: "Bu kandırmaca Anayasa değişikliğine karşı oy kullanmayacağız. Oy kullanmayıp bu rejimi boykot ettiğimizi göstermek istiyoruz.” dedi.

Anayasa Mahkemesi dahil olmak üzere yargı sisteminin baştan aşağı değişmesi ve siyasi parti kapatmanın zorlaştırılması gibi maddeleri içeren referandum yapıldı ve 26 maddelik anayasa değişikliği % 57.8 ile evet oy ile onaylandı.

Bu sırada, Seçim Kanunu’nda yapılan değişiklikle Kürtçe propaganda yapılabilmesi sağlandı.

Kültür Bakanlığı 1 Aralık 2010’da Kürt dili ve edebiyatının önemli eserlerinden Mem-ü Zin’in ve bazı Kürtçe eserlerin çevirisini yaparak tıpkıbasım yayınlara başladı.


Mayıs 2011’e kadar, OSLO Görüşmelerinin 7.’si, 8.’si, 9.’su yapıldı.


Aysel Tuğluk, Türkiye’de barış ortamının sağlanabilmesi için Öcalan’a ev hapsi verilmesinin şart olduğunu söyledi.


12 Mayıs’ta OSLO’da yapılan 10. Toplantıda, Hakan Fidan ve Muhammet Dervişoğlu’ndan oluşan Türk heyeti, “Artık bizim işimiz bitti. Biz bu protokolleri hükümete sunacağız, hükümetin karar vermesi gerekiyor.” dediler.


Erdoğan, 9 Haziran 2011 akşamı ATV’de yaptığı konuşmada, Öcalan’ın protokollerine karşı tavrını şu şekilde ortaya koydu: “Abdullah Öcalan 1999’da Türkiye’ye getirildiğinde ben eğer hükümet olsaydım, mahkemenin idam kararını uygulayacaktım.”

 

Süreç artık sona ermiştir.

 

Genel Seçim

 

12 Haziran 2011’de yapılan Genel Seçim’den AKP % 49,8 oy ile birinci parti olarak çıktı. BDP % 6,4 oy alarak mecliste 34 sandalyenin sahibi oldu.

 

12 Haziran’daki seçimlerden iki gün sonra, 14 Haziran’da devlet heyeti İmralı Adası’na giderek Abdullah Öcalan’la görüştü, durum değerlendirmesi yaptı.


5 Temmuz 2011’de OSLO’da yapılan 11. Toplantıda, heyetler son kez bir araya geldiler.


14 Temmuz 2011'de Diyarbakır'ın Silvan kırsalında güvenlik güçleri ve PKK militanları arasında çıkan çatışmada 13 Türk askeri şehit oldu.

 

Silvan çatışması, sürecin yeniden çatışma dönemine evrilmesinin başlangıcı oldu.

 

Olaylara rağmen hükûmet, yasal düzenlemelerine bu dönemde de devam etti.

 

Seçimden hemen sonra Adalet Bakanlığı bünyesinde “İnsan Hakları Daire Başkanlığı” kuruldu.

 

Daha önceki Hükûmet döneminde İçişleri Bakanı olan Beşir Atalay, Başbakan yardımcısı oldu ve “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi”nin koordinatörlüğüne getirildi.

 

Bingöl Üniversitesi’nde, ‘Yaşayan Diller Enstitüsü’ kurulurken, Tunceli Üniversitesi’nde de ‘Zaza Dili ve Edebiyatı’, ‘Kurmançi Dili ve Edebiyatı’ ana bilim dalları kuruldu.

 

TBMM ‘İnsan Hakları Komisyonu’ bünyesinde ‘Yaşam Hakkı İhlallerinin Araştırılması Alt Komisyonu’ kuruldu.

 

Van’ın Özalp ilçesinde 1943 yılında 33 köylünün öldürülmesinden sorumlu tutulan Mustafa Muğlalı’nın, askeri kışlaya verilmiş olan ismi kaldırıldı.

 

Kürtçe dilbilgisi ilk defa milletvekillerinin tanıtıldığı katalogda kullanıldı.

 

Kürtçe; Dil, Kültür, Sanat Faaliyetleri, Kurumlar, Meleler, Savunma, İşkence konularındaki gelişmeler

 

Dicle Üniversitesi bünyesinde ‘Kürt Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’ açıldı.

 

‘Türkiye İnsan Hakları Kurumu’ kuruldu.

 

Kürtçe’nin kullanım alanını yaygınlaştıran düzenlemeler bu dönemde de devam etti.

 

TRT www.trtxeber.com adlı Kürtçe haber sitesinin yayınına başladı.

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle Diyarbakır Şehir Tiyatrosu Shakespeare’in Hamlet oyununu Ankara’da Kürtçe olarak sahneledi. 

 

Diyarbakır Valiliği ve TRT’nin ortak çalışmasıyla Kürtçe türkülerden oluşan bir albüm hazırlandı.

 

Bölge halkının dini önder olarak gördüğü ‘Mele’lerin devlet tarafından din görevlisi olarak istihdam edilmesi sağlandı.

 

Ceza davalarında yargılanan vatandaşların kendilerini daha iyi savunmalarını ve dil zorluklarını ortadan kaldırarak adil yargılanmalarını sağlamak için sanığın kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği dilde savunma yapabilmesi sağlandı.

 

İfade hürriyeti AİHM standartlarına uygun hale getirildi, işkence suçlarında zamanaşımı kaldırıldı.

 

Yeni hükûmet kuruldu

 

Hükûmet'in kurulmasının üzerinden henüz bir hafta geçmişti ki PKK saldırısında 13 askerimiz şehit oldu. CHP ve MHP Genel Başkanları “açılım/yıkım projesinden vazgeçilmeli” dediler.

 

13 Eylül’de internete düşen bir ses kaydı, Milli İstihbarat Teşkilatı yetkililerinin Oslo’da PKK’lılarla görüştüğünü ifşa ediyordu.


Erdoğan, katıldığı bir televizyon programında, görüşmeleri Emre Taner’in MİT Müsteşarlığı döneminde başlattıklarını ve Hakan Fidan’ın döneminde de devam ettirdiklerini ancak sonrasında gördükleri samimiyetsizlik dolayısıyla kestiklerini söyledi.


28 Aralık 2011’de TSK, Hakkari’nin Uludere (Roboski) ilçesinde, Irak sınırında, terörist olduklarını düşündüğü bir grubu havadan bombaladı. Saldırı sonucu hayatını kaybeden 35 kişi, sigara ve mazot kaçakçılığı yapan köylülerdi.

Bölgede BDP’nin çağrısıyla kepenk kapatma eylemleri yapılırken, pek çok yerde de olaylı protesto eylemleri gerçekleşti.

 

KCK Operasyonu


13 Ocak 2012’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen, PKK/KCK terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında operasyon başlattı. PKK'nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK operasyonunda 17 ilde 123 adreste arama yapıldı.

 

Eski DEHAP Genel Başkanı ve BDP MYK üyesi Tuncer Bakırhan, eski BDP'li vekil Fatma Kurtulan ve DİHA muhabiri Murat Çiftçi gözaltına alındı.

(Bu şekilde başlayan KCK operasyonları farklı tarihlerde farklı illerde olmak üzere yıllarca sürdü.)

 

2012 Şubat ayında MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve eski MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı tarafından sanık sıfatıyla ifade çağrıldılar.

 

İfadeye çağrılma olayına ilişkin bilgilendirilen Erdoğan, Hakan Fidan'a ifade vermeye gitmemesini söyledi.

 

AB’de Pozitif Gündem

 

Yaşanan süreç içerisinde önemli bir gelişme de AB’de oldu. 17 Mayıs 2012 tarihinde, Türkiye ve Avrupa Komisyonu arasında Pozitif Gündem başlatıldı (Tıkanma noktasına gelen ilişkilerin ivme kazanmasını hedefleyen Pozitif Gündem, 2014 yılında Avrupa Komisyonu Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi Štefan Füle’nin yerine Johannes Hahn’ın göreve gelmesiyle sona erdi).


Kürt Önderlerinde Kırılma

 

Haziran ayında Leyla Zana, “Recep Tayyip Erdoğan’ın bu sorunu çözeceğine inandığını, bu konudaki umudunu yitirmediğini..” açıkladı. BDP Genel Başkanı Demirtaş ise “Cumhuriyet tarihinin en sinsi asimilasyon politikasını yürütenin AKP olduğunu, Erdoğan’ın bu sorunu çözeceğine inanmanın saflık olduğunu..” söyledi.

 

İmralı Görüşmeleri

 

29 Aralık 2012’de İmralı Adası’na bir devlet heyeti gitti. Lice’de 10 PKK’lının katledildiği mesajını da beraberinde götürdüler.

 

2013 yılbaşına doğru Başbakan Erdoğan, ‘arkadaşlarımız İmralı’da görüşme yapıyorlar’ açıklamasında bulundu.

 

9 Ocak 2013'te PKK'nın Avrupa sorumlularından biri olan Sakine Cansız, Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez, Paris’te Gare du Nord tren istasyonu yakınlarında bulunan Kürdistan Enformasyon Bürosu'nda susturuculu silahla başlarından vurularak öldürüldüler (sonraki değerlendirmelerde, iktidar ve Kürt siyasi temsilcileri bu suikastın FETÖ mensuplarınca yapıldığı konusunda hemfikir oldular).

Nevruz kutlamaları, 2013’te şölen havasında ve barış mesajlarıyla gerçekleşti. 21 Mart günü Diyarbakır’da Öcalan’ın mektubu okundu (Pervin Buldan da Kürtçesini okudu).

 

Öcalan, ‘bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz, ayrıştırmak isteyenlere inat birleşeceğiz’ diyordu.

 

Akil Adamlar

 

Erdoğan; yazar, sanatçı ve akademisyenlerden oluşan “Akil Adamlar” adı verilen bir komisyon kurdu.

 

Yedi bölge için 9 kişilik gruplardan oluşan heyet 4 Nisan’da Başbakan’la Dolmabahçe çalışma ofisinde bir araya geldi. Erdoğan, yol ve yöntemin belirlenmesinde heyetin çalışmalarının yol gösterici olacağını söyledi.

 

CHP ve MHP, heyetin kuruluşuna destek vermediklerini belirterek “Çözüm Süreci Komisyonu”na üye vermeyeceklerini açıkladılar.

 

PKK Türkiye’yi Terk Etme Gösterisi Yapıyor

 

Mayıs’la birlikte PKK üyeleri Türkiye’yi terk etmeye başladı.

 

Öcalan, BDP milletvekilleriyle Kandil’e gönderdiği mektupla çekilmenin hızlandırılmasını istedi.


Haziran ayında çalışmalarını tamamlayan Akil İnsanlar Heyeti, raporlarını Erdoğan’a sundu.

 

Bu arada Demirtaş, PKK’nın sınır dışına çekilmesiyle ikinci aşamaya geçildiğini ve bundan sonra hükûmetin yasal adım atmasını beklediklerini söyledi.


Eylemler

 

BDP, ‘Hükûmet Adım At’ yürüyüşü başlattı.

 

Öcalan, kardeşi aracılığıyla gönderdiği mesajda “Hükûmet 1 Ekim’e kadar adım atmazsa süreci geliştirmeyecekleri”ni söylerken, PKK yöneticilerinden Karayılan, profesyonel gerillaya geçeceklerini açıklıyordu.


Yine PKK yöneticilerinden Cemil Bayık, süreç çökerse tekrar geri döneceklerini ve korkunç sorunlar yaşanabileceğini açıklıyordu.

 

Açıklamalar birbiri peşi sıra geliyordu, İçişleri Bakanı Muammer Güler de birinci adımda istenilen sonuca ulaşılamadığını açıkladı.

 

Demokratikleşme Paketi

 

Erdoğan Ekim’de ‘Demokratikleşme Paketi’ni açıkladı.

 

O günlerde: “Unutmayın İstiklal Marşı'nın ilk kelimesi ‘korkma’ diyor. Korkaklar zafer anıtı dikemezler. Siyasetlerini korku ve korkutmak üzere kuranlar değişim karşısında ayakta duramazlar.” diyordu.

 

Hazırlanan ‘Taslak Paket’le; devlet yardımı için gereken oy oranının, % 7’den % 3’e çekildiğini, iki kişiden fazla olmamak kaydıyla siyasi partilere eş başkanlık sistemi getirildiğini, seçimlerde farklı dillerde propaganda yapılabilmesi imkânın verildiğini, ‘Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu’ kurulacağını, TCK’da; Q,W,X gibi harflerin kullanımından kaynaklanan cezai müeyyidenin kaldırılacağını, özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünün açılacağını, köy isimlerinin önündeki yasal engellerin kaldırılacağını, ilkokullardaki öğrenci andı uygulamasının kaldırılacağını, Mor Gabriel Manastırı arazisinin iade edileceğini, ‘Roman Dili ve Kültür Enstitüsü’ kurulacağını, kurban derisi, fitre, zekat toplama gibi Türk Hava Kurumu’na verilen yardım toplama yetkisinin kaldırılarak vatandaşın istediği yere yardım yapmasının sağlanacağını, kamudaki başörtüsü yasağının kaldırılacağını, Nevşehir Üniversitesi’nin adının Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirileceğini anlatıyordu.

Açıklamanın ardından pakete CHP kanadından gelen ilk tepki: “Paketten Alevilere üniversite ismi, Kürtlere üç tane harf, Süryanilere toprak, Romanlara Enstitü çıktı..” şeklindeydi.

 

MHP ‘den gelen tepkilerse, ‘AKP’nin terör örgütüyle birlikte ülkeyi çözme girişimi içinde olduğu ileri sürülerek, bunu gizlemek için de başka bazı adımların pakete konulduğu’ şeklindeydi.

 

BDP’nin değerlendirmesi ise açıklananın ‘Türkiye’nin demokratikleşme ihtiyacını karşılayacak bir paket olmadığı’ yönündeydi.

 

Müzakere Çerçeve Taslağı

 

Öcalan, sürece ivme kazandırmak için müzakerenin çerçeve taslağını hazırlayarak Kasım 2014’te taraflara sundu.

 

PKK kendilerine ulaştırılan taslağa itirazda bulundu. Taslak Öcalan’a geri gitti. Öcalan kısmi bazı değişikliklerden sonra son haliyle açıklanmasını istedi.

 

4 ana başlık, 66 alt başlığı olan bu taslak taraflarca uygun görüldü (28 Şubat 2015’te Dolmabahçe’de açıklanan 10 maddelik çerçeve metin, 66 maddelik bu taslağın özeti oldu).

 

Diyarbakır Ziyareti

 

16 Kasım 2013’te Başbakan Erdoğan, Diyarbakır’da Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile buluştu.

 

Havalimanında Başbakan'ı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Leyla Zana karşıladı.

 

Zana'nın yerel kıyafet giydiği görüldü. Başbakan Erdoğan da Belediye'ye giderek Baydemir'i ziyaret etti.

 

Belediye önünde Baydemir'in Başbakan Erdoğan'ı karşılaşması sırasında samimi görüntüler vardı. Emine Erdoğan'ın Belediye'ye gelirken poşu taktığı görüldü.

 

17-25 Aralık Yolsuzluk Operasyonu

 

Önce 17 Aralık, ardından da 25 Aralık’ta, (sonradan Fethullah Gülen Terör Örgütü Üyesi olduğu kesinleşen savcı Zekeriya Öz tarafından) yolsuzluk operasyonları yapıldı.

 

2014 Türkiye’nin Yerel Seçimlere gideceği yıldı.

 

MİT Tırları Operasyonu

 

1 Ocak 2014'te Hatay'ın Kırıkhan ilçesi ve 19 Ocak 2014'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde, MİT’e ait olduğu belirlenen TIR'lara, yine sonradan Fethullah Gülen Terör Örgütü üyesi olduğu kesinleşen, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yetkili Adana Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman'ın talimatıyla operasyon yapıldı.

 

Hükûmet’e Süre ve İlerlemeler

 

Bu süreçte, Kongra-Gel Başkanı ve DEP Eski milletvekili Remzi Kartal, Öcalan’ın Kürt meselesinin çözümü için hükûmet’e yerel seçimlerin sonuna kadar süre verdiğini söylüyordu.

 

Demokratikleşme Paketi kapsamındaki düzenlemeler ‘Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 13 Mart’ta resmi gazete de yayınlanmasıyla yürürlüğe girdi.

 

Yerel Seçimler

 

Mart sonunda gerçekleşen yerel seçimlerin sonucunda AKP % 45,5 oyla bir seçimden daha birinci parti olarak çıktı. Ancak 2009 seçimlerinde kazandığı; Van, Bitlis, Ağrı, Siirt illerini kaybetti.

 

BDP bölgedeki belediye sayılarını artırdı.

 

İsim Değişikliği ve Eylemler

 

BDP, 11 Temmuz 2014 tarihinde isim değişikliği yapıp Demokratik Bölgeler Partisi - DBP adını aldı.

 

Mayıs ayında, çocuklarının PKK tarafından kaçırıldığını söyleyen aileler oturma eylemi başlattı. BDP’li Diyarbakır Belediyesi önünde yapılan eylemde aileler yaşları 14 ile 23 arasında değişen çocuklarını geri istedi.

 

Öcalan, müzakere aşamasına geçilmemesini eleştirerek, ‘sabır taşı çatladı’ açıklamaları yapıyordu.

 

Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Değişiklikler

 

Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Cumhurbaşkanı ilk defa halk tarafından seçildi.

 

Tayyip Erdoğan 10 Ağustos 2014’te gerçekleşen seçimlerde aldığı % 51,79 oy oranıyla Türkiye’nin halkoyuyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu.

 

Erdoğan’dan boşalan Genel Başkanlık ve Başbakanlık koltuğuna Ahmet Davutoğlu oturdu.

 

Çözüm Sürecini Koordinatör Bakan olarak takip eden Beşir Atalay, Davutoğlu’nun kurduğu kabinede yer almadı. Atalay’ın görevini Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yürütmeye devam etti.

 

Bu arada Beşir Atalay, katıldığı bir televizyon programında ‘görüşmelerin genişlemesi gerektiğini, Avrupa ve Kandil’e uzanmasını arzu ettiğini’ dile getirdi. Atalay’ın açıklamaları hemen karşılık buldu ve KCK Eş Başkanı Cemil Bayık görüşmeye her zaman açık olduklarını açıkladı.

 

Hükûmet, süreci başarıya ulaştırmak için kararlıydı. Bülent Arınç’ın bunun için oluşturulduğunu açıkladığı ‘Çözüm Süreci Kurulu’, ‘Terörün sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun’un 1 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle resmiyet kazandı.


Kobani Olayları

 

6 Ekim’de, Suriye’de devam eden savaşta Kobani’nin IŞİD militanlarının saldırısına uğraması karşısında HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Bundan böyle her yer Kobani’dir..” diyerek, halkı, protesto için sokaklara çağırdı.

 

Ertesi gün Pervin Buldan “Kobani düşerse çözüm biter..” dedi.

 

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan yanıt vererek, “Bu bahanelerle çözüm sürecinde kırılganlık üretmek sorumsuzluktur, bu sorumsuzluğun bedeli ağır olur..” dedi.

 

Yaşanan olaylarda ilk üç günde 23 kişi, toplamda da 50 kişi hayatını kaybetti.

 

Tezkere

 

Kobani olaylarının bitmesinin hemen ardından, KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, meclisten geçen, TSK'ya ‘Suriye ve Irak'ta sınır ötesi operasyon ve müdahale yetkisi’ veren tezkerenin bir savaş ilanı olduğunu iddia ederek, Türkiye’den çektikleri bütün birliklerini geri gönderdiklerini açıkladı. Bayık, Kobani ve Türkiye’de olanlar dolayısıyla Hükûmet’i suçlayarak, tezkerenin kabulüyle sürecin sona erdiğini söyledi.

 

Bülent Arınç 27 Ekim’de bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında, ‘çözüm sürecine mecbur ve mahkûm olmadıkları’nı açıkladı.


Sürece mahkûm değiliz açıklaması üzerine Demirtaş, sürecin İmralı’yla başladığını ve eğer bitecekse oradaki görüşmeyle biteceğini savundu.

 

Demirtaş, “Öcalan ya da Hükûmet bitti demeden süreç bitmez..” açıklamasında bulundu.

 

Görüşmelere Devam

 

Kobani ile sekteye uğrayan görüşmeler Kasım ortalarında yeniden başladı.

 

17 Kasım’da; Pervin Buldan, İdris Baluken ve Sırrı Süreyya Önder’den oluşan HDP heyeti bir araya gelerek, ‘süreci izleme heyeti ve üçüncü bir göz’ gerektiği konusunda görüş birliği olduğunu ifade ettiler.

 

Ancak Akdoğan’ın açıklamaları bunun aksi yönündeydi. Akdoğan sürecin yerli bir süreç olduğunu ve üçüncü bir ülkenin sürece dâhil olmasını doğru bulmadıklarını söyledi.

 

HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün bir ifadesi durumu özetliyordu aslında: Kasım ortalarında verdiği bir mülakatta, “Süreç için kimileri eks oldu diyebilir, biz kalp masajıyla kurtarılabilir diyoruz..” demişti.

 

2015


Ocak ayı HDP heyetinin Öcalan’la görüşme trafiğiyle başladı.

 

Devlet, Öcalan’ın daha önce sunduğu Müzakere Çerçeve Taslağı’nı kabul ederek görüşmelere devam etti. İmralı Adası’nda müzakerelerin yapılması için bir oda ve ortasında büyük bir masa kuruldu. Bu masanın etrafında Öcalan, genişletilmiş siyasi heyet ve devlet heyeti oturacaktı.

 

Bu masa etrafındaki ilk toplantı 9 Ocak 2015’te yapıldı. Toplantıda Öcalan, HDP’den Pervin Buldan, İdris Baluken ve Sırrı Süreyya Önder; devletten KGM Muhammet Dervişoğlu başkanlığındaki bir heyet bulunuyordu.

 

HDP, devlet heyetinin hazırladığı metnin Öcalan ile İmralı’daki masa etrafında yapılan konuşmaların ruhuna ters olduğu görüşündeydi.

 

Ortak mutabakat metni konusunda doğan bu krizi çözmek amacıyla 27 Şubat 2015’te tekrar İmralı Adası’na gidildi. Öcalan’ın, ‘devlet heyetinin ve HDP’nin hazırladığı her iki metni inceleyerek, ortak bir metin haline getirilmesi konusundaki çalışmaları’ sonucunda Dolmabahçe Sarayı’nda okunan metin ortaya çıktı. İmralı Adası’ndan dönen devlet ve HDP heyeti, sonraki gün, yani 28 Şubat’ta ortak açıklama için anlaştı.

 

Toplantının Dolmabahçe Sarayı’nda olmasını devlet istedi.

 

Dolmabahçe Mutabakatı - 28 Şubat 2015

 

Öcalan ve ilgili taraflarla yapılan görüşmeler sonucunda, 28 Şubat’ta Dolmabahçe görüşmesi/mutabakatı olarak hatırlanacak olan toplantıda, Hükûmet yetkilileri ilk kez HDP heyetiyle beraber ortak açıklama yaptı.

 

Hükûmet adına Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AKP Gurup Başkan Vekili Mahir Ünal ve Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammet Dervişoğlu’nun hazır bulunduğu toplantıya HDP adına Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken katıldı.

 

Akdoğan’ın “nihai sonuca ulaşmakta kararlı oldukları”nı açıkladığı basın toplantısında Önder, Öcalan’ın “PKK’yı, silahlı mücadeleyi bırakmaya ve bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya” davet eden çağrısını okudu. Önder, “Başlangıcından bugüne bu sorun devletin dönüşümüyle ilişkilidir..” dedi.

 

Konuşmasını, “Öcalan’ın temel belirlemesi de şudur: Bu 30 yıllık çatışma sürecini kalıcı barışa götürürken, demokratik bir çözüme ulaşmak temel hedefimizdir. Asgari müştereğin sağlandığı ilkelerde, silahlı mücadeleyi bırakma temelinde, stratejik ve tarihi kararı vermek için PKK’yı bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum. Bu davet, silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanıdır. Barışa her zamankinden çok daha yakın olduğumuzu bilerek, emek veren ve verecek olan bütün demokrasi güçlerini selamlıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun.” diyerek tamamladı.

Başbakanlık Ofisi’nde gerçekleşen basın toplantısında Hükûmet adına açıklama yapan Akdoğan, Başbakan’ın başkanlığında gelinen aşamayı tüm boyutlarıyla kapsamlı bir şekilde ele aldıklarını ifade ederek, “AKP iktidarı olarak, 12 yıldır akan kan dursun, analar ağlamasın diyerek sessiz devrim niteliğinde adımlar attık.. Aslında gök kubbe altında konuşulmadık bir şey kalmadı.. Temel sorunlarını geride bırakan Türkiye, küresel ve bölgesel bir güç haline gelecektir..” dedi.

Sırrı Süreyya Önder mutabık kanılan konuları aktarırken;

 

“Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması.. Özgür vatandaşlığın, yasal ve demokratik güvenceleri.., Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi.. Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması.. Ve yeni bir anayasa..” şeklinde maddeler sıraladı.

 

Erdoğan iki açıklamanın aynı olmadığını belirterek, ‘12 yıllık iktidarımda ne istendi de verilmedi’ diye sordu.

 

Silahların bırakılmasından memnuniyet duyacaklarını ifade eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, açıklanan on maddede somut bir talep ya da öneri görünmediğini dile getirdi.

 

Açıklamaya en sert tepki MHP adına açıklama yapan Gurup Başkan Vekili Oktay Vural’dan geldi, “Açıklananın bir silah bırakma çağrısı değil, AKP’nin; Cumhuriyet’i, milleti, vatanı PKK’ya peşkeş çekme anlaşması olduğunu, bir ihanet belgesi olduğu..”nu söyledi.

 

Dolmabahçe’de yapılan açıklamayla ilgili konuşan diğer isimler ise KCK Eş Başkanları Cemil Bayık ve Bese Hozat’tı. Bayık ve Hozat, ‘silah bırakacaklarına dair açıklamanın seçim propagandası olduğunu, silah bırakma kararının ancak Öcalan’ın bizzat katılacağı bir kongrede karara bağlanabileceğini’ belirttiler (yani Öcalan’a af istiyorlardı).

 

Kendilerine güven verilmeden ve belirttikleri koşullar sağlanmadan silah bırakma kararı almalarının düşünülemeyeceğini söylediler.

 

İlerleyen günlerde Akdoğan’la tekrar bir araya gelen HDP heyeti, toplantı sonrası 16 kişilik ‘izleme heyeti’nin oluşturulduğunu açıkladı.


Pervin Buldan, heyetin akil insanlardan ve bölge başkanlarından oluşacağını söylerken, Yalçın Akdoğan, heyetin Buldan’ın açıkladığı gibi 16 değil, 5-6 kişiden oluşacağını söyledi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İzleme Heyeti’ni doğru bulmadığı”nı açıkladı.


22 Mart’ta yurt dışı seyahati dönüşünde gazetecilerle yaptığı açıklamada, Dolmabahçe sürecinin Hükûmet'in tasarrufu olduğunu, kendisiyle istişare edilmediğini ifade ettikten sonra, ‘durumdan rahatsızım’ dedi.


Nevruz kutlamalarına sürecin taraflarının birbirinden farklı açıklama ve yaklaşımlarıyla gidildi.

 

Öcalan 2015’te Diyarbakır’da yapılan Nevruz kutlamalarına da bir mektup gönderdi.

Mektubunda Dolmabahçe’de açıklanan 10 maddelik deklarasyonla yeni bir sürecin başlatıldığını söyleyen Öcalan, PKK’yı silahlı mücadeleyi bitirmek için kongre yapmaya davet etti. Yeni dönemde Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde özgür ve eşit anayasal yurttaşlık temelinde kardeşçe yaşama sürecine girildiğini belirtti.

 

KCK Öcalan’a Karşı Açıklama Yaptı

 

Mayıs ayında KCK’dan gelen açıklamada Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat, silah bırakmayı hedefleyen kongreyi gündemlerinden çıkarttıklarını söyledi. Hiçbir adım atılmadığını, diyaloğun ortadan kaldırıldığını iddia eden Hozat, Kürt kimliğini tanıyan anayasa değişikliği yapılmadan, Kürtlerin statüsü kabul edilmeden asla silah bırakmak için kongre toplamayacaklarını söyledi.

 

Seçimler ve Sonrası

 

Seçim öncesi,

 

17 Mart 2015’te Selahattin Demirtaş, tarihin en kısa grup toplantısını düzenledi.

 

Demirtaş, "Bugün kürsüye tek bir cümle söylemek için çıktım. Halklarımıza verdiğimiz demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyeceğimiz sözümüzü tekrarlamak için çıktım. Biz bir pazarlık hareketi değiliz. Asla ve asla AKP ile aramızda kirli bir işbirliği ve pazarlık olmadı olmayacak."

 

"Ama kürsüye çıkma gerekçem olan bir tek cümle söyleyeyim. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, HDP var oldukça HDP'liler bu topraklarda nefes aldığı müddetçe sen Başkan olmayacaksın. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız." dedi.

 

7 haziran Genel Seçimleri

 

Davutoğlu’nun parti başkanlığında hazırlanan AKP Seçim Beyannamesi’nde, o güne kadar yapılanlar anlatılarak, seçim sonrasında da Çözüm Süreci’nin kararlılıkla devam ettirileceği vurgulanıyordu.

 

Haziran’da gerçekleşen seçimler sert bir havada geçti.

 

7 Haziran seçim sonuçlarına göre AKP, iktidar çoğunluğunu kaybetti.

 

Seçim sonunda ortaya çıkan tablo koalisyonu zorunlu kılıyordu.


AKP % 40,98 oranında oy aldı ve 2002’den bu yana devam eden tek parti iktidarı son bulmuş oldu.

 

Baykal, yenik Erdoğan ile bir görüşme yaptı. Bu görüşme muhalefette tepki topladı.

 

Ardından, koalisyon görüşmeleri başladı.

 

Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın taktikleriyle ve demokratik teamüller dışındaki yöntemleriyle, Hükûmet kurma çalışmalarından 45 günlük süre içinde bir sonuç alınamayınca, Erdoğan istediği noktaya getirmiş oldu ve seçimlerin yenilenmesi kararını aldı.

 

Türkiye 1 Kasım’da yapılacak seçimlere hazırlanmaya başladı.

 

Kararlılık ve Tehdit

 

Bu süreçte Erdoğan, Suriye’de yaşananlarla ilgili olarak, Türkiye’nin güneyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceklerini söyledi.

 

Bu açıklama üzerine PKK’dan Karayılan, Suriye’nin kuzeyindeki Rojova’ya askeri bir müdahalede bulunulması halinde, kendilerinin de karşı müdahalede bulunacaklarını, Türkiye’nin tamamının savaş alanına dönüşeceğini söyledi.

 

PKK/KCK 11 Temmuz’da ateşkesi bitirdiğini açıkladı.

 

Çözüm Süreci Sona Erdi

 

PKK 20 Temmuz’da saldırılarına başladı. 22 Temmuz’da iki polis memuru sabaha doğru evlerinde öldürüldü. Kendilerine Halkın Savunma Güçleri diyen PKK’ya bağlı bir grup, olayı üstlenerek, İŞİD’le işbirliği içinde olan iki polise cezalandırma eylemi gerçekleştirdiklerini açıkladı.

 

Türkiye 1 Kasım seçimlerine barikat operasyonları ve PKK saldırılarının gölgesinde ilerliyordu.


Hendek Savaşları

 

8 Ağustostan itibaren; Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Muş, Batman, Elazığ ve ilçelerinin dahil olduğu 10'a yakın kent ve ilçelerde Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK ve gençlik yapılanması YDG-H arasında, hendekler ve barikatlarla anılan çatışmalarda, ağır can kayıpları ve yıkımlar meydana geldi. Resmi verilere göre, Temmuz 2015-Mart 2016 arasında 265 gün süren çatışmalar sonucunda ‘3 bin 583 örgüt üyesi ve 355 güvenlik görevlisi’ hayatını kaybetti. Aynı dönemde aralarında Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin de yer aldığı 285 sivil de yaşamını yitirdi.

 

Türkiye’yi sarsan beş ay: 7 Haziran-1 Kasım 2015

 

Suruç Katliamı: 20 Temmuz / Şanlıurfa / Suruç

 

Kobani’ye yardım götürmek üzere toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin basın açıklaması yaptığı sırada intihar saldırısı düzenlendi. 34 kişi öldü.

 

Ceylanpınar'da İki Polisin Öldürülmesi: 22 Temmuz / Şanlıurfa / Ceylanpınar

 

İki polis, evlerinde başlarından vurularak öldürüldü.

 

Öz Yönetim İlanları:

 

10 Ağustos’ta Demokratik Bölgeler Partisi'nin (DBP) de içinde olduğu Şırnak Halk Meclisi, ‘öz yönetim' ilan etti. KCK da 12 Ağustos’ta Kürtlerin yoğunluklu olduğu il ve ilçelerde ‘demokratik özerklik’ ilan ettiğini açıkladı. Kısa süre içinde 4 il ve 15 ilçede öz yönetim ilan edildi.


Hükûmet Krizi:

 

7 Haziran'dan sonra AKP ile CHP arasında başlayan Hükûmet kurma görüşmeleri sonuçsuz kaldı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan 26 Ağustos 2015 tarihinde seçimlerin yenilenmesi kararını verdi.


Dağlıca Saldırısı:

 

6 Eylül’de Dağlıca’daki PKK saldırısında 16 askerimiz şehit edildi.

 

HDP İl Binalarına Saldırılar:

 

8 Eylül’de ülke genelinde HDP binalarına saldırılar gerçekleşti.

 

Ankara Garı Katliamı:

 

10 Ekim’de Ankara’daki Barış Mitingi’nde, IŞİD mensubu iki canlı bombanın saldırısında 102 kişi yaşamını yitirdi.

 

1 Kasım Genel Seçimi:

 

1 Kasım 2015’te yeniden sandık başında gidildi. AKP, % 49,5 oy aldı ve sandıktan tek başına iktidar olarak çıktı.

44 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page