Ankara'nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak, uyan uyan Gazi Kemal, şu feleğin işine bak, işine bak…

Bilindiği gibi, Ankara’nın taşı toprağı siyaset kokar.
Havasından suyundan devlet akar.
Gece yarıları iktidarlar devrilir, yenileri kurulur.
İşte, öyle ağır puslu bir geceydi…
Olay geceden bir gün önce Habertürk’te, 23.02.2022 tarihli yazısında Fatih Altaylı, şunları yazdı:
“Kemal bey, bir soru üzerine, ‘Eğer diğer 5 lider beni aday olarak görmek isterlerse bundan gurur duyarım ve elbette aday olurum’ dedi.
Bundan çıkan net sonuç şu: Aday değilim...”
“Kemal Kılıçdaroğlu ile Tayyip Erdoğan karşı karşıya gelirse Tayyip Erdoğan çok büyük ihtimalle ilk turda kazanır.
Ekrem İmamoğlu ile Tayyip Erdoğan karşı karşıya gelirse, çok büyük ihtimalle ikinci tura kalır.
Mansur Yavaş ile Tayyip Erdoğan karşı karşıya gelir ise çok büyük ihtimalle ilk turda Yavaş kazanır.”
ifadelerini kullandı.
Altaylı’nın yazısı üzerine, ertesi gece iş başa düşmüş ve çok değerli katılımcıların dahil olduğu whatsapp gruplarımızdan birinde, muhalefetin cumhurbaşkanı adayları üzerinden bir tartışma kopmuştu.
Sizleri o tartışmanın içine çekeceğim.
“Bir Ankara meseli” ile o ağır siyasi havayı ciğerlerinizde hissetmenize olanak tanıyacağım.
Hoşlansanız da hoşlanmasanız da, Boran ile Çağlayan arasındaki, bol izleyicili whatsapp diyaloğu şöyle gelişti:

24.02.2022 Gece yarısı
Yazışma, Çağlayan’ın aşağıdaki ironi yüklü ifadesiyle başladı.
Çağlayan - Altaylı, Mansur Yavaş dedi.
En iyisi; İmamoğlu, Yavaş ve Kılıçdaroğlu'nu aday gösterelim. İlk turda en çok oy alana ikinci turda oy verelim. Halkın kimi ne kadar desteklediğini ilk turda öğrenmiş oluruz. En çok oy alan, halkın en çok desteklediği insan olur. O insan Tayyip Erdoğan olursa ona da bir şey diyemeyiz. Halkın istediği insan olarak saygı duyarız.
Boran - Venezuela ve Macaristan'da muhalefet ortak aday göstermeden önce önseçim yaptı. İstek olursa Türkiye'de de bir yöntem bulunur. Kemal Kılıçdaroğlu’nun zaten şansı yok. Bu (önseçim) olursa, Yavaş ile İmamoğlu kapışması güzel olur.
Çağlayan - Yavaş ve İmamoğlu kapışınca (sanırım CHP üyelerinin çoğunluğunun İmamoğlu diyeceği düşünülüyor) bu sonuç kırılma yaratmadan kabul edilecek midir? Muhalif seçmenin tamamı önseçim sonucuna tâbî midir? (Masa sonucuna tâbî olmadıkları! gibi).
Boran - Valla bunların hepsi Macaristan'da gerçekleşti. Orada çok küçük bir şehrin Belediye Başkanı, Budapeşte Belediye Başkanı’nı geçerek seçildi. Herkes de bunu onayladı.
Çağlayan - Ön seçim partilerde bile sağlıklı yapılamıyor. Hangi kriterlerle kimlerle ön seçim yapılabilecek? Ben o mekanizmayı çözemiyorum. Ayrıca böyle bir önseçimde hangi partilerin üyeleri nasıl oy kullanacak? En çok üyesi olan partinin avantajı nasıl ortadan kaldırılacak? Örneğin 3 aday olursa ve biri üyelerin toplamının %35'ini alırsa, o aday tüm muhalefetin adayı olma hakkını elde etmiş olacak mı? Daha bir çok soru sorulabilir.
Boran - Bunlar aşılabilecek pratik sorunlar. Millet İttifakı üyesi partilerin üyeleri oy kullanabilir veya en azından CHP, kendi içinde yapabilir. 6 kişinin belirlemesinden her halükârda iyi olur. CHP'de 2011'den beri önseçim süreci işliyor.
Çağlayan - Kürt seçmenin tercihi nereden anlaşılacak? Sadece CHP belirlerse diğerleri niye buna uymak zorunda olsun?
Boran - Kürt seçmenin tercihini 6 lider anlıyor da bu metot mu anlamıyor?
Çağlayan - 6 lider her şeyi anlıyor ama bu tarz bir önseçim Kürt üyeleri kapsamıyor.
Boran - Kürt seçmenlerin bundan haberi var mı? Onların tercihlerini Davutoğlu’nun veya Babacan ile Akşener'in anladığının farkındalar mı?
Çağlayan - Liderler bu kriteri hesaplayacak deneyime ve birikime sahipler. Ama örneğin, parti üyeleri bunu kavramayabilirler.
Boran - Bu tarz dar grupların belirlediği seçimlerde oy kullananların kişisel çıkarları, kaygıları öne çıkar. Geniş kitleler bilmez, maniple olur ama “6 kişi bilir” açıklaması beni tatmin etmiyor. Hele de o masada oturanlardan biri açıkça aday adayıyken!.. Diğer ikisi 5 sene öncesine kadar AKP bakanıyken!..
Çağlayan - Biri de 5 sene önce MHP TBMM Başkanvekiliydi. Mansur yavaş ise CHP'li bile değildi. İmamoğlu ANAP kökenliydi, geçmişte ANAP gençlik kollarındaydı… Bu mantıkla, 2018 seçimine dönelim ve o seçimdeki gibi her parti kendi adayıyla girsin, büyük olasılıkla, kalabilirsek eğer, ikinci turda da hep birlikte kaybedelim. CHP, önseçim de yapabilir rahatlıkla.
Boran - Ne alakası var? İmamoğlu 2009'da CHP'den ilçe başkanı olmuş. Adam 90’ların sonunda ANAP'taymış. 25 sene önce. Mansur Yavaş 2014’te bile CHP adayıydı. Yapmayın. Millet İttifakı, seçmen eğilimlerini; önseçim, teamül yoklaması, anket, vesaire herhangi bir şekilde değerlendirmeden aday belirlerse çuvallar. Ayrıca 2018’de Kemal bey bunu dediğinde, ortak adayı Abdullah Gül'dü. Yani her ortak aday kazanacak diye bir kural yok.
Çağlayan - Yavaş 2014’te aday olmak için CHP üyesi oldu, seçimden sonra istifa etti. Bu seçimde aday olabilmek için tekrar üye oldu. Her önseçimden çıkan aday kazanacak diye bir şey de yok.
Boran - Bu mesele sadece iyi adayı seçme meselesi de değil. Katılımcı siyasetin kanalları açılmazsa, aday heyecan yaratmaz. CHP tabanı gider belki oy kullanır ama gönüllü çalışmaz, sandıkta durmaz. Halktan bu derece kopuk siyasetle demokrasi gelmez.
Çağlayan - Konu CHP içinde halledilecekse, yıllarımı vermiş biri olarak söyleyeyim: CHP'nin örgütü, seçmenini bire bir örtüşmeyle temsil eden bir örgüt değildir. CHP seçmeninin eğilimleri tam olarak temsil edilmiş de olmaz.
Boran - Bilakis CHP bunu fırsata çevirebilir. Önseçimde üyeler oy kullanacağı için, herkesi mobilize edebilir. Yeni üyeler kazanabilir. Mesele zaten önseçim de değil. Ben ana hatlarıyla anketleri değerlendirmeye de razıyım. Seçmen eğilimini yansıtacak yöntemler de masada olmalı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “5 lider, olur derse adayım” açıklaması skandaldır.
Çağlayan - Bu metot, yeni üyelere yol açacaksa, bir adayın seçilmesine dönük taraftar üye yığılması olursa nasıl davranacaksınız? Bu şekilde, anketlere bakalım diyen de çok. O zaman Fatih Altaylı haklı: Mansur Yavaş 1 numara.
Boran - Süreç şeffaf yürürse, yani adaylıklar açıklanır ve bir miktar kampanya süreci olursa, Yavaş’ın devleti yönetemeyeceği ortaya çıkar. Demek ki o aday heyecan yaratmış olacak. Seçmende karşılığı olduğu görülecek. Baykal'ın yazdırdığı 300 naylon üyeden bahsetmiyoruz. Eğer 50 bin kişi, herhangi bir adaya oy vermek için CHP'ye üye oluyorsa bu bir şeyin göstergesidir.
Çağlayan - Bence 60 milyon seçmen içerisinde hiç bir şeyin göstergesi olamaz.
Boran - 6 kişinin kararından daha çok göstergesi olur.
Çağlayan - Anketler modellemeyle, 60 milyon için yaklaşık 1200 kişiyle yapılıyor. Hayatlarını siyasete adamış 6 kişiyle de yapılabilir. 60 milyonu temsil edecek bir önseçim modeli yok. Anketlere de güvenemiyoruz. Büyük anket olsun diyoruz ama 1.200 yerine 10.000 kişiyle anket yapıldığında sonuç daha doğru olur diye de bir şey de yok. Kime nasıl soracağına göre doğru sonuç bulunuyor.
Boran - Anketlerin bir metodolojisi var. Konda'nın yaptırdığı dandik olanları demiyorum. Bence düzgün bir şirketle yapılan anket de bir fikir verir. Tabii ki adayın alacağı oyu noktasına kadar bilemez. Ama Kemal Kılıçdaroğlu mu, İmamoğlu mu önde, onu gösterir :)
Çağlayan - Tamam işte, tüm anketler Yavaş diyor. Doğru aday Yavaş mı?
Boran - Hayatlarını siyasete adamış liderler peygamber gibi seçim yapacaklar diye bir kural yok. Hepsinin ideolojisi ve çıkarları var. Eğer hesap verebilme mekanizması yoksa, bu etkenler kararlarını belirler. Kemal Kılıçdaroğlu, aday olmak isterken, DEVA ve GP’lilerin başka hesapları varken, oraya en doğru adayın kim olduğunu bulmak için oturdular diye bir kural da yok.
Çağlayan - 6 kişi, “8 saat mesaili bir işte çalışıp akşam da aday belirleyelim” diyecek adamlar değil ki. Sürekli bu konularla yatıp kalkıyorlar, anketler yaptırıyorlar, örgütlerinden geri bildirimler alıyorlar, kanaat önderleriyle konuşuyorlar, STK'larla, demokratik kitle örgütleriyle görüşüyorlar.
Boran - Bu insanlar siyasetçi. Kendi çıkarları var, ideolojik kör noktaları var, korkuları var, hırsları var. Yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun şu anki CHP yönetimi mesela, partideki en iyi isimlerden mi kurulu? Mesela CHP'de Faik Öztrak partide ekonomiden en çok anlayan kişi mi? Erdoğan Toprak? Tuncay Özkan? Onursal Adıgüzel? Bu isimleri o koltuğa Kemal Kılıçdaroğlu liyakat temelinde mi oturttu, yoksa çeşitli siyaset hesaplarıyla kendisi için en doğru takım bu diye mi oturttu?
Çağlayan - Kim kimi niye oturttu bu benim bilgim dışında. Değerlerini ölçme şansımız da yok. Kime göre neye göre… Oysa, hepsinin farklı bir ideolojisi varken liderler bir isimde uzlaşabiliyorlarsa ne mutlu bize. Önseçimde bu mümkün olamaz.
Boran - Uzlaşabilirler ama o uzlaşma 6 kişiyi en çok tatmin eden uzlaşma olur. İlla seçmen tercihlerini veya memleket için en iyisini göstermez.
Çağlayan - Bir çok parti var. 100'ün üstünde. Neden biz bu 6 kişiyi konuşuyoruz? Bunun bir nedeni yok mu?
Boran - Tamamen siyasi tercih bu. Aslında HDP, 6 parti içindeki DEVA veya GP’den çok daha önemli. Ama İYİ Parti'nin bazı konularda kaygısı var, Kemal beyin başka noktalarda çekincesi var. Ayrıca, DP'nin seçmende pek karşılığı yok mesela. Yani bu 6’sının olması da bence ideal olmayan bir tercih.
Çağlayan - İmamoğlu'nu ve Yavaş'ı, herkese rağmen (yönetimine ve örgütüne rağmen) Kılıçdaroğlu belirledi. Bu insanlar da onayladılar. İmamoğlu veya Yavaş "ben böyle seçilmeyi kabul etmiyorum" dedi mi?
Boran - Kemal Kılıçdaroğlu İmamoğlu ve Yavaş'a gelene kadar sayısız yanlış karar verdi ve yanlış aday seçti. Şimdiki genel merkez kadrosu da dahil olmak üzere... İmamoğlu, CHP İstanbul örgütünün de adayıydı. Salıcı ve Kaftancıoğlu arkasındaydı. Yavaş zaten 2014 seçimini kazanıp sandık oyunuyla kaybetmişti. Yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun sihirbazlığıyla gelmediler, başka faktörler de vardı.
Çağlayan - Kılıçdaroğlu tüm yanlışlarıyla CHP örgütleri tarafından seçildi hatta Ekmeleddin vakasına, Gül vakasına rağmen geçen sene tekrar seçildi.
Demek ki CHP örgütü ve dolayısıyla üyeleri büyük yanlış içinde. O üyelerle yapılacak ön seçim niye doğru olsun? Demek ki bin bir türlü hesap var. Çok bilinmeyenli bir denklem var. 6 parti ve 6 lider denilip geçilemeyecek bir tablo var.
Boran - Bin bir türlü hesap var ama bence o hesapların kimisi yanlış. Totoloji olmuş biraz. Tam da bunu diyorum. O liderlerin hesaplarıyla seçmen gündemi tutmayabilir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2018 seçimleri sonrasında kurultay sürecini nasıl durdurduğunu da konuşalım o zaman. Muharrem İnce imza toplarken araya giren; Ataşehir, Maltepe, Çankaya gibi bazı hatırlı belediye başkanlarının kendi belediyelerinde çalışan işçileri üzerinden Anadolu’daki delege akrabalarına imza vermeme tehdidi yaptıklarını konuşalım mesela. Önseçimi, 1.000 CHP delegesi yapmayacak, birkaçyüzbin CHP üyesinin katıldığı bir seçim olacak.
Çağlayan - Muharrem İnce çok mu haklıydı? Önseçime Muharrem İnce'yi de sokacak mıyız?
Boran - İmamoğlu eğer İnce'yi önseçimde yenemeyecekse zaten aday olmasın :)
Çağlayan - 1.000 delegeyi 1.500.000 üyenin en az yarısı seçiyor. Yani 750.000 oyu alan Kemal Kılıçdaroğlu’nun taraftarları belirleyici olacak demektir o zaman.
Boran - Muharrem İnce’yi desteklemiyorum. Ama Kemal beyin CHP'yi yönetme şekli epey otoriter. Birkaç senedir il kongrelerinde genellikle ikinci adayın çıkmasına bile izin verilmiyor. Yüzde 20 imza toplanarak aday olma uygulaması antidemokratik ve 2018 sonrası Kemal bey CHP tüzüğünü epey budadı.
Çağlayan - Demem şu ki İnce zaten haksızdı. Türk demokrasisi demokratik değil. Siyasî Partiler Yasası gerçek demokrasiyi öngörmüyor. Zemin bozuk yani.
Boran - Yöntem yanlıştı. Kemal bey kaybedeceğini görüp baskı yaptı. Seçmende de partisinin tabanında da karşılığı olmadığını bildiği için kuralları değiştirdi. “Demokrat Dede” değil yani :)
Çağlayan - Her partide de bu böyle. Sosyalist partiler dahil.
Boran - Bu bahane değil. CHP böyle olmak zorunda değil. CHP'ye bunu yapanı da ben, desteklemek zorunda değilim. Kaybedince böyle yapanın kapalı kapılar ardında aday belirlemesinden de tedirgin olurum bu nedenle.
Çağlayan - CHP'nin 2020’deki 19. Olağanüstü Kurultayı'nda kabul edilen yeni tüzüğe göre Genel Başkan adaylığı için gerekli imza sayısı 127'den 64'e çekildi. 64 imza alamayan tabii ki Genel Başkan adayı olamasın. Ama böyle.
Boran - Evet, o kurultayda zaten işi bağlamıştı. Çoğu il kongresine tek adayla gidildi. Parti içinde muhalefet neredeyse tamamen silindi. Bunları siz de biliyorsunuz.
Çağlayan - Bunu bildiğim için "hangi ön seçimle kimi belirleyebileceksiniz?" demek istiyorum. CHP'yi demokratikleştirebiliyorsanız bu tartışmaları en baştan yapabiliriz.
Boran - Yani o noktada artık korkacağı şey kalmamıştı. Yoksa bu konuda samimi olsa o kuralı 2010’da, 2011’de de değiştirebilirdi. Önseçim Kemal Kılıçdaroğlu’nun belirleyeceği adaydan, şu noktada daha çok tercih edilir çünkü ortada popüler adaylar var. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ayak oyunları ancak dar gruplarda tutar. O da bunu bildiği için zaten 6 lideri işaret ediyor.
Çağlayan - Popüler aday, şahsen en istemediğim şey. Popülerlik yaklaşımını hiç doğru bulmuyorum. Yine söylüyorum. En popüleri Mansur Yavaş. Biz, örgütlerin yapılanmasının en az %50'sine hakim bir anlayışın yöneteceği önseçim sürecinden bahsediyoruz.
Boran - Böyle bir seçime popülaritesi olmayan, seçmeni heyecanlandırmayan bir adayla gitmek siyasi intihardır… İsteyenin, aday olmasına izin verilsin ve kampanya yapsınlar, o zaman Yavaş'ın popülaritesi biraz söner.
Çağlayan - Neye göre kime göre? Muhalif cephedeki birçok arkadaşın bu yaklaşımlarının hepsinin, İmamoğlu'nu merkeze koyan bir düşünce tarzından ve buna uygun bir hesapçılıktan kaynaklandığını görüyorum. Ben 6 milyon Ankaralı'nın görmediğini (hatta göremeyeceğini), içinde bulunduğum ortamlar nedeniyle tek başıma görebiliyorum.
İmamoğlu destekçilerinin çözümleri şöyle:
Önseçim: Zaten İmamoğlu Kazanır.
Sağlıklı anket: Zaten İmamoğlu Kazanır.
Yarıştıralım: Zaten İmamoğlu Kazanır.
Formül: "Zaten İmamoğlu Kazanır" formülünün işleyeceği her formül.
Boran - Bu kadar basit değil. Ben cumhurbaşkanı adayı olacak isimlerin, adaylıklarını koymalarını ve bir süre kampanya yapmalarını istiyorum. Bu esnada zaten o sizin gördüğünüz, başkalarının görmediği şeyler ortaya çıkacak. Eğer çıkmıyorsa, belki gördüğünüz doğru değildir. Süreci kapatıp, Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları üzerinden, belediye başkanlarını süreç dışı bırakıp, ortada Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve Gül’ün adaylığı ile baş başa kalmak mı daha tercih edilir bir senaryo?
Çağlayan - Şu ana kadar konuştuklarımız bu soruyla bitemez ama yorulmadık mı artık 🙂 umutları tüketeceğiz.
Denildi ve o gece sona erdi.

Aylar sonra tekrar, bu sefer de Ümit Özdağ’ın cumhurbaşkanı adayı olarak partisi adına Mansur Yavaş’ı ilan etmesi üzerine, yine bir gece yarısı, aynı tartışma yeniden başladı.
11.04.2022 Gece yarısı
Yazışma yine Çağlayan’ın aşağıdaki değerlendirmesiyle başladı.
Çağlayan - Ümit Özdağ'ın (Mansur Yavaş) çıkışıyla, daha önce çeşitli yazışmalarda ortaya koyduğum düşüncelerimi hem tekrar özetleyeceğim hem de bu çıkışın nasıl bir turnusol kâğıdı etkisi yaptığından bahsedeceğim.
Öncelikle, son cümlemi yazayım: “Masada kim belirlenirse benim adayım o.”
Diğer düşüncelerim:
Belediye başkanları, kendilerine altın tepside sunulan Ankara ve İstanbul gibi pırlantaları korumalı, işlerini yapmalı ve kamuoyunda oluşan adaylık beklentileri konusundaki baskıyı ortadan kaldırmalılar. Bu fikrime rağmen masada başkanlardan herhangi biri belirlenirse, yine son cümlem aynı: “Masada kim belirlenirse benim adayım o.”
“Turnusol”a gelince:
Belediye başkanlarından biri olacaksa ve "halkın istediği olur" teziyle yürünecekse, bugünkü verilerle (kamuoyu yoklamalarına göre) aday olması gereken kişi Mansur Yavaş’tır. Ancak, bu tezi kullananlar bugüne kadar İmamoğlu destekçileriydi. Şimdi bu tez Yavaş'ı gösterince İmamoğlu'nun başka vasıfları ve Yavaş'ın vasıfsızlıkları üzerinden yeni tezler geliştirmeye, zorlanarak çabalıyorlar. Adayın belirlenmesi için; önseçim yapalım, araştırmacıların anketlerine başvuralım vb. öneriler vardı. Daha önce de yazmıştım: Bu önerilerin hepsi, halkta güçlü olduğunu düşünen İmamoğlu'nun kendisini aday çıkaracak yöntemleri işaret ediyordu. Şimdi o önerilerle Yavaş çıkacaksa ne yapılacak? İmamoğlu taraftarlarına göre bu durumda işler sarpa sarıyor. Turnusol burada. İmamoğlu için önerilen yöntemler Yavaş'ı gösterdiğinde kaçamak davranmak yok…
Olması gereken;
İlkeler, kurallar, yol haritaları, taahhütler ve uzlaşıyla, bunların tamamına imza atacak bir adayın belirlenmesi ve %50'yi geçebilecek şekilde, muhalefetin tüm unsurlarının, topyekûn o adayın arkasında durması.
Kişiye özel yöntem arayışları işi zora sokuyor.
Boran - Anketlerin sağlıklı sonuç vermesi için potansiyel adayların aday adaylığının açıklanması lazım. Şu noktada Kemal Kılıçdaroğlu başka adaya alan bırakmadığı için sağlıklı bir tartışma imkânı olmuyor. Eğer İmamoğlu ve Yavaş aday adayı olacaksa, ortaya çıksınlar ve kamuoyu adaylıklarını tartışsın. İki adayın arasında hata payını aşan bir fark yok. Ama aktif kampanya başladığı zaman ben Yavaş'ın tutunabileceğini sanmıyorum. Şu son krizde doğru düzgün açıklama bile yapamayarak zaten kriz dönemlerinde ne kadar başarısız olduğunu gösterdi. Normal şartlarda ana muhalefet lideri ve altılı masanın kurucu lideri olarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, çoktan adaylığının açıklanması gerekiyordu. Adaylığının bir türlü netleşmemesinin nedeni kendi de dahil tüm muhalefet partisi liderlerinin bunu görüyor olması. Bu kadar ağır bir kriz ortamında, Kemal Kılıçdaroğlu anketlerde öne çıkamadığı için, ne erken seçim çağrısı yapabiliyor CHP ne de aday açıklayabiliyor. Bu bile başlı başına sorun.
Çağlayan - Başkanların ayrı ayrı adaylık açıklayacaklarını mı düşünüyorsun?
Boran - Düşünmüyorum. Ama bu durum sağlıklı bir sürecin önünü açmıyor ve bu durumun nedeni Kılıçdaroğlu'nun ortadaki hiçbir adayın önüne geçemiyor olması. O nedenle sağlıklı rekabete izin vermiyor.
Çağlayan - Adaylık açıklamayacaklarsa bunu hiçbir zaman ölçemeyeceğiz demektir ki nitekim ittifak partilerini karşılarına alıp açıklama şansları yok.
Boran - Evet o nedenle umarım artık 6’lı masa dışından aday önerileri gelmeye başlar. Türkiye'ye benzeyen hiçbir seçimli otoriter rejimde muhalefet ortak adayını bu kadar kapalı ve anti-demokratik şekilde seçmiyor.
Çağlayan - Adaylıkları açıklanınca birinin öne geçeceği ile ilgili öngörü üzerinden yine İmamoğlu taraftarlığı çok öne çıkıyor. Öyle bir teoriyle yola çıkılacaksa bu sefer de o günün beklenmesi gerekirken, Ekrem İmamoğlu savunuculuğu hem İmamoğlu'nu hem de ittifakı zora sokuyor. Aynı şey Yavaş savunucuları için de geçerli.
Boran - Ben Türkiye için hayırlı olanın İmamoğlu'nun adaylığı olduğunu düşünüyorum. Bunu söylemeye,
savunmaya ve açıklamaya hakkım var. Ayrıca muhalefete zarar verecek bir ismin adaylığına da karşı çıkabilirim.
Kılıçdaroğlu'nun aday olabilmek için muhalefetin en başarılı unsuru olan belediyeleri geri plana çektiğini, kendine yakın gazeteciler üzerinden İmamoğlu dedikoduları çıkardığını ve CHP'nin örgüt gücünü kendi adaylığını parlatmak için kullandığını konuşalım. Bunlar muhalefete zarar vermiyor mu?
6’lı masadaki dört partinin (SP, DP, GP, DEVA) toplam oy oranı yüzde 5 değil. İBB veya ABB adaylığı ile ortak cumhurbaşkanlığı adaylığı aynı şey değil ve belediye başkan adayı belirlenirkenki yöntem kötü diye aynısını burada yapmak zorunda değiliz. Zaten burada sıkıntı sadece 6’lı masa konusu da değil. Sorun, Kemal Kılıçdaroğlu’nun anketlerde en alt sırada çıkması nedeniyle, mütemadiyen diğer adayların önünü kesmesi ve aday belirleme sürecini ertelemesi.
Çağlayan - Bu konuda da anlaşamıyoruz ve doğal olarak anlaşmamız da gerekmiyor. Kemal beyin, yazdığın şeyleri yaptığını bilmiyorum. Gerçek mi söylenti mi emin değilim. Aynı söylentiler başkanlar için de yapılıyor ama söylenti olduğunu düşünüyorum. 6 partinin toplam oyunu yazdım. CHP + İYİ Parti anketlerde şu anda %42-43 görünüyor. İkisi karar verse ne dersin?
Boran - İkisinin kararına daha çok güvenirim açıkçası ama çok basit bir soru soracağım size. Eğer anketlerde Kılıçdaroğlu diğer adayların önünde çıkıyor olsaydı, aday olarak çoktan açıklanmış olur muydu, olmaz mıydı? Bütün bu süreç Kemal Kılıçdaroğlu’nun özel durumundan ve zayıflığından kaynaklanıyor. Sabah-akşam “ben belediye başkanlarının aday yapılmasını doğru bulmuyorum” açıklaması nedir? Tabii ki önlerini kesiyor. Ayrıca İBB ile ciddi bir kopukluğu var Genel Merkez'in. Teknik direktör en başarılı golcüsünü kıskanıyor.
Çağlayan - Niye kıskansın. Parti mekanizmasında bir karar alır, ittifak masasında da müzakere eder, ona göre ortak bir sonuca gidilir. Bu yaklaşım olayı basite indirgemek olur.
Boran - Tabii ki bunu demiyor. Ben aday olmalarını doğru bulmuyorum diyor. Adam partinin genel başkanı. Bu yorumdan sonra ne yapabilirler. Önlerini kesiyor. Neyse ki, popülaritesi yok ve seçmende bu açıklamanın karşılığı yok.
CHP'yi üç aşağı beş yukarı nasıl yönettiğini biliyorum Kılıçdaroğlu'nun. Çankaya'nın bahçesini bile idare edemez .
Çağlayan – Aynı söz Yavaş için de söyleniyor. İmamoğlu’na da “melek yüzlü Tayyip” deniyor. Bu işin içinden çıkamayacağız yine. En iyisi İyi geceler diyerek bu seansı da bitirelim.
Boran – İyi geceler.
Ve böylece uygar bir tartışma daha sona erdi.
Anlaşılıyor ki bu pilav daha, çok su kaldıracak.
Değerlendirmeleri sürdüreceğiz.
İzlemeye devam edin!..

Comments